Avrupa sokaklarını aratmıycak ve hatta ötesine geçicek güzellikte sokakları var.
Sonra gece manzarası var. Mikla'nın roof barına çıktığınız zaman karşılaştığınız manzara, eski İstanbul, modern İstanbul, köprünün iki ucu Asya ve Avrupa, büyülü şehir İstanbul.. O ilk karşılaşmamızda konuşamamıştım ve şimdi de anlatamıyorum. Sözcükleri boğazıma tıkayıp nefesimi kesen İstanbul, tek bir anını kaçırmamak için gözlerimi kırpmaktan korktuğum İstanbul.
Güneşin batışı ve şehrin aldığı renkler, o deli kalabalığın içinde beni başbaşa bırakıyor İstanbul'la. Sadece ikimiz oluyoruz. İstanbul ve ben.
Uçsuz bucaksız bir deniz manzarasına ihtiyacım yok. Ben iki kıtayı görmeyi severim, adaları izlemeyi severim, gece olunca suyun ötesinde ışıltılar görmeyi severim, bana yaşamı kanıtlayan ve nefes al diyen ışıltılar.
Bir de hani diyorlar ya İstanbul için, her türden insan kalabalığı sıkışık çapraşık.. İşte ben bunu da seviyorum.
İstanbul'da keşfedilecek mekanların sokakların hiç bitmemesini seviyorum hem de çok seviyorum. Bu kez Cihangir'deki 5.KAT'ı keşfettim. Dekorasyonundan sonra beni asıl çarpan yine İstanbul manzarası oldu. Bu defa gün ışığında ve İstanbul kanatlarımın altında.
Rengarenk İstanbul..
..ve sana yapılan tüm çirkinliklere rağmen, sen dünyalar güzelisin İstanbul.
Napıcam ben bu aşkı?
ay ben bu aşk hikayesini okur okur ağlarım.. hiç bitmesin istedim bu yazılar fotoğraflar.. hiç bitmesin bu aşk.
YanıtlaSilbiter mi hiç bu aşk :)) sen ve ella orda oldukça katlanıyo aksine :))
Sil