9 Ekim 2012 Salı

Evde de vakit güzel geçer

   Bütün bir hafta tatili bekledim. Hep bu olmaz mı?
   Neee daha 4 gün mü vaar :s 3 gün kaldı hmm geçer yaa.. Evet 2 günnnnnnn!!! Yarın tatil holleyyy :)))

   ..ve adımımı dışarı atamadan kocaman 2 gün tatilim uçar gider. Ama evde de güzel vakit geçer :)


   Mesela güne kahve ve miss çikolatalarla başladıysam,


   öğlen bir kap dondurma eşliğinde güzel bir film izlediysem,


   günü de müzik, dergiler, kahveler ve tatlı arkadaşımla çook keyifli bir sohbetle sonlandırdıysam, o gün güzel bir gündür.

   Ancak bütün hafta bekleyip sonunda kavuştuğum 2 tatil günümü yatakta, hasta, mikroplarla savaşarak geçirdiysem bu hafta nasıl bitecek ??

3 Ekim 2012 Çarşamba

sarı


  Bu sıralar en severek kullandığım taşlı, sarı kolyem.. 2 post önce anlattığım mercan renkli kolye ile aynı şekilde yaptım bunu da. Ancak bu daha taşlı daha parıl parıl :)
  Latte-tak takıştır-kiremit rengi-femme fatale-to rome with love.
  missss

2 Ekim 2012 Salı

Eylül son hafta Paris

Geçen hafta Paris'te olan Selvi'nin benim için çektiği fotoğraflardan bir kaçını paylaşmak istedim.


  Marc Jacobs'ın, güncel sanatın ilginç isimlerinden Yayoi Kusama ile çalışması sonucu ortaya çıkan Louis Vuitton vitrinleri.. Kusama yaklaşık 35 yıldır, kendi arzusuyla Japonya'da bir psikiyatri kliniğinde yaşıyor.

  10 yaşlarında başlayan halüsinasyonlarından kaçmak için sanata sığınan sanatçının ağzından ; 'Puan, Güneş'in şeklindedir. Güneş de enerjinin sembolüdür. Dünyanın, hayatımızın... Ay da puan şeklindedir, sakindir. Yuvarlak, yumuşak, renkli, hissiz ve bilinmez. Puanlar sonsuzluğa giden yoldur.''


  Sanki defile öncesi podyum sırasını bekleyen mankenler :) Selvi'ye özellikle bu fotoğraf için kocaman öpücüklerrrrrr :* Zincirlerle dolu bileğe ve pasparlak loaferlara bayıldımmm. İkisinin aynı karede oluşunu ise çok çok çok daha fazla sevdim.


  Vitrin olsun, Paris'ten olsun, rengarenk olsun..


  Kocaman çikolata topları üzerindeki kıpkırmızı yüksek topuklar, postuma son noktayı koyuyor.

  Selvi'nin Paris fotoğrafları ve ardından, sonunda 28 Eylül'de vizyona giren 'to Rome with love' ı izlemem, beni  ciddi anlamda itekliyor. Hadi hadiiiii kaç artık biyerlere !! ama ne zaman ??

1 Ekim 2012 Pazartesi

kolyesel

Bilekliklere ara verip kolyelere odaklandım sanki bu ara. Birkaç örnek de alttaki fotoğraflarda.


Üstteki mercan renkli kolyeyi birkaç gün önce yaptım.Dokusu ipek benzeri bir kumaşı üç uzun şerit şeklinde kestim ve saç örgüsü gibi ördüm. Ardından, normal şartlarda takmayı aklımın ucundan bile geçirmiyceğim taşlı bijuteri bir kolyeyi misina ile bu kumaşa diktim.Özellikle bisiklet yaka tişörtlerin üzerinde çok severek kullanıyorum kolyemi.
Ps: Tek başına değil de birkaç kolye ile kombinleyince çok daha eğlenceli duruyor.


Kalpli kolyeme de ufaktan bir el attım. Zinciri oldukça uzun olan bu kolyeyi, iki tarafından da keserek kısalttım. Bence yaka altında kullanınca çok daha güzel durdu.


Geyikli kolyemi ise kaç sezondur kullanıyorum bilmiyorum ama hala onu çok seviyorum. Yaz aylarında rafa kaldırdığım kolyeyi indirme zamanı geldi. Kışlıklar çıkmaya başlasııın :))

25 Eylül 2012 Salı

Hediye olsun kahve olsun

  Annem babammm size kocaman bir kalp :) Bu dönüşünüzü çok sevdim, en sevdiğim hediyelerimse fotoğraflarda.


  Ablam Prada Candy'yi ilk gördüğünde hemen beni aramıştı :)) Sana parfüm yapmışlaarrr !! Fuşya kutuda sarı saçlı kız sensinnn!! :) Daha şekerli kokunu duymadan sevmiştim seni Candy .


  Çılgın kahve denemelerim içinse sabahı bekliyorum. Önce hangisiyle başlasam ??

24 Eylül 2012 Pazartesi

ilham gereklidir.


  Özledimmmm blogumu çok özledim. Resimlerimi karıştırmayı, renkleri düzenlemeyi, bir kaç cümle eklemeyi ama bazen de kaptırmayı :)
  Az önce sızlanıyordum. İlham yok, son bir ayda inanılmaz yoğunlaşan hayatım bende ilham filan bırakmadı. Ne doğru dürüst kitap okuyorum, ne film ne müzik, ne kumaşlarla ilgileniyorum ne de boncuklarla. Aklımda fikirler olmasına rağmen kolajlık fotoğraflar da toplamıyorum.
   Eylül ayından umutluydum oysa ki. Çünkü sonbaharın havasını da severim dergilerini de :) Ama o kapalı ancak karanlık olmayan, yağmurlu fakat evden çıkmam gerekmeyen muhteşem sonbahar günlerine henüz kavuşamadığım için bu harika mevsimin tadını çıkaramıyorum. Bir ara tamam geldi o günler demiştim. Elimde Vogue eylül sayısı (eylül dergilerine benden kocaman bir alkış), penceremde yağmur damlaları ve ben evdeyimmm !!! Kahve kupamı aldım, puf minderlerime kuruldum, 1 saat geçti geçmedi güneş parıl parıl evimin içindeydi bile.  Sonbaharrrrr hadi ama artııııık !!
  Bu tatlı izin günümde bloguma kavuşmak için  pc başına geçtim ancak iki saate yakın hiçbirşey yoktu bomboştum. Bana gerekli olan taze açılmış bir espresso paketinden yapılan miss kokulu bir americano imiş :)) Ardından kısa bir fotoğraf taraması ve beni gülümseten bir kaç fotoğraf..

  1. Babaanne rengi ojem. Babaanne renkleri, babaanne çantaları, babaanne çorapları, babaanne saçları, babaanne etekleri.. Artık hepsine bayılıyorum.
  2. Balkonda ayaklarımı uzatıp kitap okurken, manzaramda zakkum ve begonvillerin olması.
  3. Köpüksüz, kıvamlı bir latte mmmmm.
  4. Dondurma renklerimin ojelerimle harika uyumu.
  5. Herhangi bir kolajımdan herhangi bir kesit.
  6. Yılın en uzun gününde Antalya falezlerden en sevdiğim manzara, uçsuz bucaksız deniz.