18 Şubat 2013 Pazartesi

Havziş Çikolatalar Diyarında - Brüksel

   Bahsettiğim o sıkı 6 günü atlattım ve ödülüm  harika bir 6 günlük tatil oldu. Brüksel-Paris-Amsterdam üçlemesi.. Üç şehirden de küçük küçük bahsedicem. İlki Brüksel olsun..
   Rotamıza karar verdiğimizde Belçika, zaten o meşhur çikolatalarının hayali ile bile başımı döndürmüştü :)) Bir de waffle lar var unutmayalım.. Eğitim için Londra'da olduğum dönemlerde bi kafede garsonluk yapmıştım ve orda muhteşem 'Belgian Waffle'larımız vardı. Türkiye'ye döndükten sonra tek bir waffle bile yiyemedim. İşte Belçika'da en büyük mutluluklardan biri o waffle lara kavuşmak oldu. Üç öğün yerim!! denilen olayı yaptım, evet.




   Brüksel şehir merkezinde, ortaçağ mimarisi yine modern yapılarla iç içe hep bir arada. Bu durum genellikle hoşuma gitse de zaman zaman kasvetli sokaklar canımı sıktı. Hava o kadar değişken ki, kar atıştırırken birden güneş pasparlak ortaya çıkıyor, ardından bir yağmur boşalıyor. Ee bizdeki de psikoloji hani bir yerde. Ayrıca merkezin yokuş yolları da beni şaşırtan diğer bir noktaydı.


     Son bir fotoğraf ve küçük bir listeyle bu postu sonlandıralım.


   *Belçika çikolatalı, Belçika waffle'ları yemeden ve dönüş için bir valiz çikolata doldurmadan
   *Elde bir külah patates kızartması ile sokaklarda dolaşmadan
   *Grande Place'e gitmeden, kafayı yukarı kaldırıp koruyucu melek (ya da aziz ne derseniz artık) Micheal'a bir göz kırpmadan
   *Manneken Piss'i bulmadan (aman beklentiyi küçük minicik tutalım burada)
   *Botanik'e uğrayıp ordaki sergi, tiyatro, konser vs. broşürlerini toplamadan (kolajlık bir hazine!!)
   *Bir günü Antwerpen'e ayırıp, Meir'de şööyle bir tur atmadan hele hele Urban'a uğramadan
   *Ordaki cam kubbeli tren garını görmeden (ilginç bri şekilde en sevdiğim yerlerden biri oldu,üstteki fotoğrafın ilk iki karesinde görülüyor)
 
    Sakın Geri Dönmeyiiiiiiiiiiiiiiiiiiiinnn !!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder